Page 16 - VKF_FRAT_2013

Basic HTML Version

16
azaltabileceğinin sinyallerini verdi ve 2014 yılı
Ocak ve Şubat aylarında varlık alım programını
10’ar milyar ABD doları seviyesinde azaltma
kararı aldı. FED; azaltım kararı almasına karşın,
söz konusu sürecin piyasaları bozmayacağını
ve temkinli bir şekilde yürütüleceğini
vurguladı. Bu karar doğrultusunda
uluslararası sermaye girişlerinde bir bozulma
yaşanmayacağını, diğer bir ifade ile
küresel likiditeden faydalanma konusunda
gelişmekte olan ülkeler açısından bir gerileme
olmayacağını, sadece yeniden fiyatlama
dönemine girdiğimizi söylemenin çok yanlış
olmayacağını düşünüyorum.
Küresel ekonomide bu gelişmeler yaşanırken,
Türkiye ekonomisi dengeli bir performans
sergileyerek 2013 yılının ilk dokuz ayında
2012’nin aynı dönemine göre reel olarak
%4 oranında büyüdü. 2013 yılında Türkiye
ekonomisinin artan büyüme performansının,
uluslararası sermaye girişlerinde kısa vadede
önemli bir bozulma yaşanmayacağı beklentisi
altında, 2014’te de devam edeceğini
düşünüyorum.
Bu dönemde yaşanan küresel sıkıntıların
ülkemizde yaratabileceği olumsuz
yansımalarını bertaraf etmek adına ihracat
yapılan ülkelerin çeşitlendirilmesi, dış
ticaret açığını olumlu yönde etkiledi. Dış
ticaret açığındaki söz konusu kademeli
Değerli paydaşlarımız,
2013 yılı 2012 yılına göre küresel büyümenin
daha yüksek gerçekleştiği bir yıl oldu. ABD
özellikle yılın üçüncü çeyreğinde beklentilerin
oldukça üzerinde bir büyüme performansı
sergilerken, Euro Bölgesi’nden gelen veriler
sınırlı da olsa toparlanmaya işaret etti.
Geçtiğimiz yıl Çin ekonomisi ise beklentilerin
altında (%7,7) büyüyerek 2012 yılı ile birlikte
son 12 yılın en zayıf büyüme performansını
gösterdi.
2013 yılının temel tartışma konularından bir
diğeri de merkez bankası politikaları oldu.
Gelişmiş ülke merkez bankalarına bakıldığında;
düşük faiz oranlarını hali hazırda devam
ettirdikleri görüldü. ABD Merkez Bankası
(FED) ve Japonya Merkez Bankası (BOJ) faiz
oranlarında değişikliğe gitmezken; Avrupa
Merkez Bankası (ECB); Kasım ayı toplantısında,
politika faiz oranını 25 baz puan indirerek
%0,25 düzeyinde belirledi. Bununla birlikte söz
konusu merkez bankaları, faiz dışındaki diğer
para politikası araçları ile de genişletici para
politikalarına destek vermeyi sürdürdü.
Büyüme performansı 2014’te
devam edecek
Bu dönemde, makroekonomi ve finansal
piyasalar açısından FED’den Mayıs ayında
gelen açıklama dönüm noktası oldu. Mayıs
ayında düzenlediği toplantıda FED, 85 milyar
ABD doları tutarındaki varlık alım programını
toparlanmanın, petrol fiyatlarının olumlu seyri
ve altın ithalatının Mayıs ayından bu yana
normal seviyelere dönmesi, düzenleyici ve
denetleyici otoriteler tarafından uygulanan
doğru politikalar neticesinde devam etmesini
bekliyorum.
Finansal istikrar için sıkılaştırıcı politika
Bu dönemde Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası (TCMB), faiz ve faiz dışı para politikası
araçlarını beraber kullanarak ölçülü bir
sıkılaştırmaya gitti. TCMB 2013 yılı Haziran
ayına kadar zorunlu karşılıklar ve rezerv
opsiyon katsayılarını artırdı. Temmuz ayında
ise faiz koridorunun üst bandını 125 baz
puan artırarak %7,75’e yükseltti. Kur ve
faiz oranlarındaki değişimlere bağlı olarak,
TCMB’nin 2014 yılında da finansal istikrar ve
fiyat istikrarını sağlamaya yönelik sıkılaştırıcı
bir politika izlemeye devam edebileceğini
düşünüyorum.
2013 yılı içerisinde yaşanan bir diğer
önemli gelişme ise Bankacılık Denetleme
ve Düzenleme Kurumu’nun (BDDK) krediler
alanında aldığı tedbirlerdi. Ekim 2013
itibarıyla BDDK, çıkardığı yönetmelik ile nakdi
ve gayrinakdi ihracat kredileri ve KOBİ’lere
kullandırılan nakdi kredilere uygulanan
genel karşılık oranlarını azaltırken, tüketici
kredilerine uygulanan genel karşılık oranlarını
ise artırdı. Aynı tarihte kurum yayınladığı
bir diğer yönetmelikte ise kredi kartlarının
asgari ödeme tutarlarını artırırken, kredi
kartı limitlerine sınırlama getirdi. BDDK’nın
söz konusu önlemleri, tasarruf oranlarının
artırılması ile cari işlemler açığının düşürülmesi
için atılan adımlardır.
Güç toplayıp gelecek için hazırlandık
Dünyada ve ülkemizde yukarıda bahsettiğim
söz konusu gelişmeler yaşanırken, VakıfBank
olarak güç topladığımız ve gelecek için
hazırlandığımız bir yılı geride bıraktık.
GENEL MÜDÜR’ÜN MESAJI
2013 yılında da ülke gelişimine katkı sağlayan
projelerin içerisinde yer aldık ve ekonominin
itici gücü olduğunu düşündüğümüz KOBİ’lerimizi
desteklemeye devam ettik.
HER
KOŞULDA
ÜLKEYE
DESTEK
Güçlü geçmişiyle yenilikçi ruhunu
birleştirerek ilerleyen VakıfBank,
müşterilerinin geleceğe güvenle
bakması için çalışmaya devam
eder ve 70’li yılların başında
Türkiye’nin gelişiminde pay
sahibi olan yatırımcılara destek
verir. O dönemdeki ekonomik ve
politik istikrarsızlık ortamında,
ülke sanayisinin büyümesi ve
gelişmesi amacıyla özellikle
Anadolu’daki yatırımların
yayılmasına öncülük eder.