Page 14 - VKF_FRAT_2013

Basic HTML Version

14
Ilımlı toparlanma
2013 yılının ikinci yarısında resesyondan çıkan
ve %0,2 oranında büyüyen Euro Bölgesi’nde
ise yaşanan ılımlı toparlanmanın kalıcı olup
olmadığına ilişkin güçlü işaretler henüz
alınamadı. Bununla beraber mali sıkıntılar
da dikkati çeken bir diğer unsur oldu. Euro
Bölgesi’nde yapılan borç silme operasyonlarına
karşın birçok Avrupa ülkesinde; kamu
borçlarının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı,
Maastricht Kriterleri’nin çok üzerinde seyretti.
Avrupa Merkez Bankası (ECB); Mayıs ayında
%0,75 olan politika faiz oranını, %0,50’ye
düşürürken, Kasım ayında 25 baz puan daha
indirime giderek %0,25 düzeyine getirdi. Euro
Bölgesi’nde enflasyonun düşük seyretmeye
devam etmesi, daha farklı araçlar ile yeni
bir politika dizaynını beraberinde getirme
ihtimalini ortaya çıkarıyor.
Küresel büyümede ciddi belirsizlik
Küresel büyümeye önemli katkı yapan
ekonomilerden biri olan Çin ekonomisi ise
son üç yılın en düşük büyüme performansını
göstererek, 2013’te %7,7 oranında büyüdü.
Azalan yatırımlar, konut sektöründe oluşan
balon ve gölge bankacılık sistemi gibi
nedenlerle Çin ekonomisinin küresel büyüme
üzerindeki ciddi belirsizliklerden biri olduğunu
düşünüyorum.
2008’de yaşanan küresel krizden, ekonomisi
büyük ölçüde ihracata dayalı Japonya
Değerli paydaşlarımız,
2008 yılında ABD’de başlayan ve daha
sonra tüm gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerde etkili olan finansal kriz nedeniyle,
ABD yönetimi ve ABD Merkez Bankası
(FED) birçok önlem aldı. FED, büyümeyi ve
istihdam piyasasını canlandırmak amacıyla,
birçok politika aracına ek olarak aylık 85
milyar ABD doları tutarındaki varlık alım
programını devreye sokmuştu. Konut ve
istihdam piyasasından gelen olumlu veriler
doğrultusunda FED, 2013 yılı Mayıs ayında
varlık alım programını azaltabileceğinin ilk
sinyallerini verdi. Yılın ikinci yarısında finansal
piyasalara, bu gelişmeye ilişkin beklentiler
yön verdi. Nitekim 2013 yılı Aralık ayında
FED, Ocak ayından itibaren varlık alım
programını 10 milyar ABD doları azaltacağını
açıkladı. FED Başkanı Ben Bernanke, ABD’de
istihdam artışının beklenen hızda devam
etmesi durumunda varlık alımlarının ilerleyen
dönemlerde de ölçülü bir şekilde azaltılmaya
devam edebileceğini belirterek artık varlıkların
yeniden fiyatlama dönemine girdiğimizin ilk
sinyalini vermiş oldu.
Yıl içerisinde küresel ekonomi açısından
önem arz eden bir diğer gelişme ise ABD’de
Temsilciler Meclisi ve Senato arasında yaşanan
bütçe anlaşmazlığıydı. Tüm piyasaları negatif
yönde etkileyen bu anlaşmazlık, 17 Ekim 2013
tarihinde uzlaşmaya varılarak borç tavanı
limitinin 7 Şubat 2014 tarihine kadar askıya
alınması ve ABD hükümetine gerekli harcama
yetkisinin verilmesi kararı alınması ile ileri bir
tarihe ertelendi.
ekonomisinin ciddi oranda etkilenmesi ve
2011’de yaşanan tsunami sonucu artan
kamu borçları ülke ekonomisi üzerinde
baskı oluşturdu; 2013’te iktidara gelen Abe
Hükümeti, düşük seyreden büyüme ve
enflasyon oranını artırmak için bir dizi önlem
aldı. Bu önlemlere ek olarak Japonya Merkez
Bankası (BOJ), deflasyonu sonlandırmak için üç
kademeli ekonomi politikasından oluşan daha
agresif bir genişletici para politikası devreye
aldı.
Türkiye beklentilerin üzerinde büyüdü
Bu dönem içerisinde politika yapıcılar
tarafından alınan yerinde tedbirler ile bahse
konu olan küresel ekonomideki oynaklıkların,
Türkiye ekonomisine etkisi sınırlı kaldı. 2013
yılının ilk dokuz ayında Türkiye ekonomisi %4
oranı ile beklentilerin üzerinde bir büyüme
gerçekleştirdi. Bu dönemde enflasyon
hareketlerinde ise döviz kurundaki gelişmeler
ve gıda fiyatlarındaki değişim etkili olurken,
2013 yılsonu enflasyonu %7,40 olarak
gerçekleşmekle beraber Bankacılık Denetleme
ve Düzenleme Kurumu’nun (BDDK) bireysel
kredi kartlarına yönelik yaptığı düzenlemelerin
sonucu olarak, 2014 yılında enflasyon
üzerindeki yukarı yönlü baskıların azalacağını
düşünüyorum.
Bu yıl da politika yapıcılar mali disiplin
konusunda taviz vermedi. Euro Bölgesi’nde
%90,6 olarak gerçekleşen borç stoğunun
gayrisafi yurt içi hasılaya oranı, Türkiye’de
%36,2 ile %60 olan Maastricht Kriterleri’nin
çok altında gerçekleşti. Ülkemizde bu kriterin
yerine getirildiği bir kez daha kanıtlanmış oldu.
FED’in varlık alım programını azaltabileceğinin
sinyallerini vermesi üzerine 2013 yılı Mayıs
ayından itibaren gelişmekte olan ülkelerin
ve ülkemizin döviz kurlarında artışlar
yaşanmasına neden oldu. Ancak bu artışlar
ihracatın artması, ithalatın ise azalması ve
dolayısı ile dış ticaret açığının alınan diğer
önlemlerle beraber olumlu etkilenmesine
neden oldu. Önümüzdeki dönemde de kurdaki
YÖNETİM KURULU BAŞKANI’NIN MESAJI
Sektör olarak nispeten zor bir ikinci altı ay
geçirmiş olsak da VakıfBank olarak kârımızı
%9 oranında artırarak 1.586 milyon TL’ye
çıkarmayı başardık.
İNSAN
ODAKLI
HİZMETLER
İ
N
O I
İ
Müşterisini her zaman ön
planda tutan VakıfBank
ilk kez 1961 yılında
müşterilerinin bir ömür
boyu güven duyacağı bir
kurum olarak yaşam boyu
gelir imkanı sağlayan
ürününü sunar. Kuruluş
misyonu doğrultusunda
hareket eden Banka, 1965
yılında öğrencilere destek
olmak amacıyla sınıfını
geçen her 75 öğrenciye iki
sene süreyle her ay 250 lira
burs vermeye başlar.